Temmuz ayından beri hem kişisel blogumda hem de GirişimlerNet’te günlük yazı yayınlıyorum ve bazı yakın arkadaşlar bunun etkisini sorgulayınca kafamdaki soruları önce e-postaya yazdım, bir anket açtım ve sonra da bu yazıyı yazdım.
Bu fikir yürütmelerim ve anket yanıtları ışında günlük e-posta göndermeyi (yazma işi ayrı) yeniden düzenleyeceğim.
Ne Bekliyoruz?
Karara varmak için en önemli mesele bu. Ne istiyoruz; Abone kaybetme ve ilgisizlik pahasına abone sayısını artırıp her gün mutlaka birilerine ulaşmak mı? Daha çok konuda daha çok şey söylemek mi? Yoksa daha az ve öz konuşmak, daha sadık aboneler mi?
Ben her seslenişimin dikkate alınmasını daha çok isterim. Yani yüksek e-posta açılma/okunma oranını, abone olanın içerde kalmasını hatta başkalarını çağırmasını. Açıkçası internet sayesinde ürettikçe ve seslendikçe daha geniş bir kitleye dokunmak mümkün oluyor ama büyüyen sessiz kitle gerçeği de var. Ayrıca çok geniş kitlelere seslenip unutulmak yerine bir şeyler değiştirebilecek azınlığın aklına ve gönlüne girmeyi tercih ederim.
Okuyucu Ne Bekliyor?
Okuyucu elbette vadedileni bekler. Günün haberlerini özet olarak göndereceğim derseniz onu göndermek gerekir. Her pazar göndereceğim dersek onu bekler.
Ben her tekil günün yaşananlarına dair bir vaatte bulunmadığım ve bulunmak istemediğim için her iki tarafta da günlük gönderim yapmam şart değil. Şu an her gün e-posta göndermeyi vadediyorum. Bu teklifimi değiştirirsem, okuyucu da bunu bekleyecektir.
Disiplin & Alışkanlık Geliştirme
En basit işi bile her gün yapmak çok zor ve sanırım bu yüzden çok güzel. Ama burada madalyonun 2 yüzü var. Ben her gün e-posta göndermeyi kendi disiplinim için önemsiyorum (2 kişi için yazıyorum demiştim) ama okuyucu bunu istiyor mu?
Hayat çok hızlı ve yoğun akıyor. Ben kendimi katı şekilde disipline etsem de çoğunluğun buna uyması mucize ve neticede zorunlu olarak başlayan ilgisizliğin duyumsamazlığa ve alışkanlığa dönüşmesi işten bile değil.
Amatör vs. Profesyonel
E-postayı ne amaçla gönderdiğimiz kazanç hedefi açısından önemli. Kimi reklamveren daha çok kişiye ulaşmak kimi de daha fazla etkileşim isteyebilir.
Kişisel blogum için sorun yok ama GirişimlerNet’i ise yarı-profesyonel kafa yapısıyla yazıyorum. Aynı aboneye her gün aynı reklamı göstermenin iyi ve kötü tarafları var. Eğer her gün farklı sponsor alacaksam daha dikkat çekici olabilir ve günlük e-posta göndermek mantıklı olur ama öyle yapmıyorum. Yapmalı mıyım emin değilim. Günlük reklamları dönüşümlü göstermek bu noktada aklıma gelen bir çözüm.
Okuyucuyla Araya Mesafe Koymak
Yazar okuyucuyu sevse de her gün ulaştığında araya hiç mesafe koymamış oluyor. Okuyucu araya mesafe koymak isterse abonelikten çıkmaktan başka şansı yok.
Bu yüzden her gün göndermemek iyi. Okuyucunun tatlı bir beklentiye girmesine bile sebep olabilir. Her gün ulaşmak isteyene de kapı kapalı değil, siteye gelebilir ve her gün özel bir emek istediği için gayet bilinçli bir eylem olur. Dolayısıyla sevenler arasındaki o mesafe çok kıymetli.
Üretim vs. Dağıtım
Yeni dönemde içerik üretimiyle dağıtımı arasındaki oranın dağıtım lehine kaydığını biliyoruz. Her gün üretim yaptığımızda ise dağıtıma yeterli vakit ayırmak zorlaşıyor.
Şahsen bu durumu pekâla yaşıyorum; mesela yazılarımı her gün farklı kanallarda da yayınlamak istiyorum ama ertesi günün yazısını da yazmam gerektiği için yapamıyorum.
Daha İyi Yazmak
Her gün dişe dokunur bir şeyler yazmak gerçekten zor. Daha az yazdığımızda daha etkili ve farklı bir şeyler yazma şansımız artıyor.
Hep dediğim gibi; hem okuyup hem yazmak, hep okumaktan daha iyidir. Hep yazınca da okumaya ayırabileceğimiz vakitten kesmiş oluyoruz.
Farklı Frekanslarda Listeler Oluşturmak
Farklı frekanslar için e-posta listeleri oluşturmak okuyucuya istediğini vermek için bir çözüm sayılabilir.
Ben tek e-posta grubu yönetmek istediğim için bu seçeneği yok sayıyorum ama siz düşünebilirsiniz. Özellikle profesyonel işlerde herkese istediğini vermek daha iyi dönüşler almayı sağlayabilir, eğer harcadığınız zaman çok artmayacaksa.
Bazı işlerin tabiatı ise buna pek uygun değil. Yani günlük girişimler yerine aylık girişimler tanıtmak otoyolda kaplumbağa gibi gitmek olur.
Sonuç
Yazıyı yazdığım sıralarda ankette 226 oy kullananların %78’i haftalık bülten istiyordu. Yani neredeyse her 10 kişiden 8’i. %11’i 3 gün, %7’si de günlük bülten istiyordu. Bu oranların çok değişeceğini düşünmüyorum (değişmedi) ama Ahmet’in dediği gibi bu tercihler hangi içerik için muallak. Benim kişisel yazılarım için mi yoksa girişimler için mi? Yoksa başka bir içerik türü için mi?
Benim içeriklerimi bile düşünsek ezici çoğunluğun biraz kafa dinlemek istediği, e-posta yoğunluğu yaşadığı aşikâr. E-bültenlerime abone olanlara günlük e-posta atarsam haftada 14 kez ulaşmış olacağım. Haftaiçi atsam haftada 10. Bu durumda özel bir e-posta göndersem pekâla arada kaynayabilir. :)
Hasılı kelâm, her gün yazı yazma ve yayınlama hakkımı saklı tutarak şu karara varmış bulunuyorum;
Haftada 1 veya 7 kez e-posta göndermek benim için uç noktalar. Yazdığım tarz da buna izin vermiyor. Seneler önce haftada 1 araştırma yazısı yazmaya başladığım doğru ama o da gereğinden çok vakit alıyordu.
Kişisel blog yazılarımı haftada 3 veya 5 gün yazmayı daha doğrusu yayınlamayı düşündüm ama yazma alışkanlığımı etkileyeceği için vazgeçtim. (Pazar gününü boş geçmek bile etkiledi.) O sebeple haftaiçi 5 gün göndereceğim ama daha kısa yazılar yazmaya çalışacağım.
GirişimlerNet e-bültenini de duruma göre haftada 5, belki 6 gün göndereceğim. O taraf daha pragmatik ve yoğun olduğu için 1 gün ara vermek de makul.
Dolayısıyla haftasonu size okumak için, bana da yazmak ve dağıtmak için bir nefes olacak. Elbette aksamalar olabilir ama hiçbirini aksatmamaya gayret edeceğim ve kalanlarla ilerleyeceğiz.
Umarım hepimiz bu yeni düzenden memnun kalırız.
Sağlıcakla kalın.
-
Yazı istatistikleri: 79 cümle, 858 kelime, 6010 karakter.